“18 Mayıs Uluslararası Müze Günü”nde, Bandırma Müzesi’nde düzenlenen söyleşiye katılan Prof. Dr. Nurettin Koçhan, “Günümüzde Müzecilik” konusunda konuştu.
“18 Mayıs Uluslararası Müze Günü”nde, Bandırma Müzesi’nde düzenlenen söyleşiye katılan Prof. Dr. Nurettin Koçhan, “Günümüzde Müzecilik” konusunda konuştu.
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi, Toplum Bilimleri Öğretim Üyesi olup, 2006-2022 yılları arasındaki Kyzikos Antik Kenti’ndeki kazıların başkanlığını yapan Koçhan, dünya ve ülkemiz açısından müzeciliğin tarihçesini anlatırken, Roma döneminde tarihi eser toplamanın onurlu bir görev olduğuna dikkati çekti. Dünyanın ilk müzesinin 1750 yılında, Lüksemburg’ta açıldığını belirten Koçhan, ülkemizde eski yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olan müzelerin, 1971 yılında Kültür Bakanlığı’na geçtiğini açıkladı.
GÜNÜMÜZDEKİ MÜZELER
Müzelerde sergilemenin öneminin altını çizen Koçhan, “Sergileme, müzelerin görünen yüzüdür. Ne kadar etkiliyse, ziyaretçi sayısı artar” dedi.
Müzelerde sergilenen eserlerin hikâyelerinin de izleyiciler açısından önemine dikkati çeken Koçhan, şunları söyledi:
“Son 15-20 yıl öncesine kadar müzelerde sergileme yeterli görülüyordu. Günümüzde, müzeler artık tüm dünyada ticari bir şirket olarak yönetiliyor. Buna paralel şekilde tüm müzeler, varlıklarını sürdürebilmeleri için kendilerini geliştirmek zorunda bulunuyor. Sanal müzecilik de zor duruma geldi. Sanal müzeler sayesinde eserleri çok daha fazla kişi görüyor. Dokunulabilir müzecilik de yaygınlaşmaya başladı. Ülkemizde Burdur Arkeoloji Müzesi bu yöntemi uyguluyor. Bu yöntem sayesinde, dijital ortamda seramik üretme olanağı bulunuyor. Yine birçok müzede, canlandırma tekniği var. Bu teknikte o eserin nasıl oluştuğu, neye yaradığı anlatılıyor. Müzeler, ellerindeki olanakları çok iyi kullanmak zorunda. Yine müzeler için ‘simülasyon’ da çok önemli duruma geldi. Müzeler, bu sayede artık izleyenleri gerçek ile hayal arasında buluşturmak zorunda. Kısacası müzeler, artık yalnızca toprak altından çıkarılmış eserlerin sergilendiği yerler olarak görülmemeli.”
HER MÜZE BİRBİRİNİN RAKİBİDİR
Müzelerin kendilerini sürekli yenilemeleri gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Nurettin Koçhan, şu değerlendirmede bulundu:
“Örneğin müzelerde aşk, mutluluk, hayal odaları yapılabilir. Müzeler, çocuklar, gençler ve öğrenciler için eğitim aracı olarak kullanılabilir. Artık her müze, birbirinin rakibidir. Günümüz müzelerinde kütüphaneler ve hediyelik eşya satan bölümler, kafeterya ve lokantalar bulunmalıdır. Gelir sağlamak için ‘imitasyon’
eser satış yerleri olmalıdır. Müzeler, ziyaretçi bekleyen değil, ziyaretçi çeken yerler olmalıdır. Müzelerin, hedef kitleye göre eserler sergilemesi gerekir. Yine müzelerde konferans verilecek salonlar ve ziyaretçilerin kullanmaları için eğitim alanları yer almalıdır. Müze yöneticileri, müzelerin gezilmesi için seyahat ve tur acenteleri ile anlaşmalar yapmalıdır.”
MÜZECİLİK EĞİTİMİ AĞIRLIK KAZANIYOR
Müzelerin sadece sağlıklı kişilere değil, gözleri görmeyen, kulakları duymayan engelli vatandaşlara da hitap etmesi gerektiğine işaret eden Koçhan, şunları aktardı:
“Üniversitelerimizde, son 10 yıldır müzecilik dersi de bulunuyor ama bu yeterli değil. Artık birçok üniversitede, arkeolojinin yanı sıra müzecilik bölümleri de açıldı. Bilindiği gibi eski yıllarda, liselerde ‘Sanat Tarihi’ eğitimi vardı. Şimdi bu ders kaldırıldı. Sadece ‘Tarih’ dersi kaldı. Yine müzelerimizde, çocukların ilgilerini artırmak için ‘yapay kazı alanları’ oluşturulabilir. Toprağa ‘imitasyon’ eserler gömülerek, çocuklara, bunları topraktan çıkarma zevki tanınabilir. Çıkardıkları bu ‘imitasyon’ da kendilerine ödül olarak verilebilir.”
BANDIRMA’YA YENİ BİR MÜZE GEREKLİ
Bandırma müze binasının fiziksel açıdan yetersiz kaldığına ve yeni bir binaya ihtiyaç duyulduğuna dikkati çeken Koçhan, şöyle konuştu:
“Şimdi bana bu anlattıkların, Bandırma Müzesi’nde de uygulanıyor mu diye soracaksınız. Bandırma Müzesi personeli yetenekli kişilerden oluşuyor. Ancak müze binası yetersiz. Çünkü bu bina, bağımsız bir müze olarak değil, Balıkesir Müzesi’ne bağlı depo olarak inşa edildi. Şu anda oturduğu alan kadar, yani 4-5 yeni salona ihtiyacı var. Bandırma’ya yeni bir müze binası gerekli. Bu müzede Bandırma ve Erdek’ten çıkarılan eserler bulunduğuna göre yeni bir müze binası yapma görevi Bandırma ve Erdek yöneticilerine ve halkına düşüyor.”
Haber : Önder Balıkçı