Gayet sıradan ve basit gibi gördüğümüz şeyler karakterimizle ilgili önemli ip uçları verirler. Çünkü onlar geçmişte aldığımız eğitim, terbiye, yeme içime adabı, görgü kuralları, hayata ve insanlara karşı bakış açımızı yansıtırlar. “Aaa ne olacak ki?” deyip küçümseyerek geçtiğimiz şeyler aslında psikolojik ayak izlerimizdir. Puan ve para peşinde koşarken yıkıp devirdiğimiz çamlar sağlıklı iletişim yollarını kapatmakta karizmayı fena halde çizmektedir. Örneğin kurgusal bir varsayım üzerinden hareket edelim: Dünyaca ünlü bir konuşmacı şehrimize önemli bir konferans için geldi. Biz de hayranı olduğumuz bu insanın konuşmasını dinlemek üzere en ön sıralarda çoktan yerimizi aldık. Konuşmacı sürenin uzun olduğunu göz önüne alarak onbeş dakikalık bir mola verdi. Herkes o anda ihtiyacı için dışarı çıktı. Biz de çıktık. Tesadüf bu ya bu ünlüyle tuvalette karşılaştık, kullandığı kabine o çıktıktan sonra biz girdik. Aman Allahım o da ne! Burnumuzu tutarak kendimizi kabinden dışarı zor attık. Bu kişiyle ilgili düşüncelerimiz ne olurdu? Bu konuşmacıyı moladan sonra dinlerken neler hissederdik? Tıpkı yukarıdaki örnekte olduğu gibi yeme içime alışkanlıklarımız, yiyip içtikten sonra etrafı ne halde bıraktığımız ya bizi yüceltir, ya da karizmayı fena halde çizer ve ismimizin başındaki unvanlar da bizi kurtarmaz. Tatilde turistik bir otelde garson olarak çalışan bir öğrencim anlatıyor: “Hocam masayı toplarken her milletin resmini çok açık ve net görebildim. Bazısı çok nezih ve temiz, bazısı ise çok iğrençti.” Hayatı körleme, yıka devire yaşamamalı insan. Konuştuklarıyla, davranışlarıyla topluma verdiği resme çok dikkat etmeli. Nasıl bir resim vermek istiyoruz? Nasıl algılanmak hoşumuza gidiyor? Eminim hiçbirimiz kötü bir şekilde algılanmak istemeyiz. Öyleyse bize basit gibi gelen şeyleri tekrar gözden geçirelim. Basit gibi gördüğümüz ya da hiç önemsemediğimiz şeyler karşı tarafa bir resim veriyor. Hatta bu resim bazen dünyaca ünlü bir dergiye kapak bile olabiliyor. Örneğin, kocaman bir resim, üstünde “X Milleti Piknik Yaptıktan Sonra” yazısı. Kısaca söylemek gerekirse başarılarımızı asil davranışlarla taçlandırmalıyız. Hatta yukarıdaki örneklerden özensiz davranışların karizmayı nasıl çizdiğini, başarıyı nasıl gölgelediğini göz önüne aldığımızda davranışın çok daha önemli olduğunu söyleyebiliriz. Davranış odaklı eğitici yetiştirerek eğitim sistemimizi davranış odaklıya dönüştüreceğimiz o güzel ve mutlu günlere beraberce el ele.