Kısacası hayatımızın her evresinde başkalarından anlayış, kolaylık ve maddi imkanlar bekliyoruz. Elbette bu kolaylıklar sağlanmalı insanlar huzur, mutluluk ve samimi kardeşlik duyguları içinde yaşamalıdır. Zaten bütün sistemler buna göre kurgulanıyor, ülke yönetimine talip olanlar ya da yönetimde bulunanlar söz verdikleri ve gösterdikleri kolaylıklar ölçüsünde halktan destek görüyorlar. Peki başkalarından beklediğimiz ve “En doğal hakkımız” dediğimiz kolaylıkların çok az bir kısmını başta ailemiz olmak üzere, yakın ve uzak çevremize karşı da gösteriyor muyuz? Örneğin mal paylaşımında kardeşimizin hakkını alması konusunda kolaylık gösteriyor muyuz? Kucağında çocuğu ile toplu taşımaya binmek zorunda olan bir anneye kolaylık gösterip yer veriyor muyuz? Karşıdan karşıya geçmekte zorlanan bir hasta ya da yaşlıya kolaylık gösterip elinden tutuyor muyuz? Hayatları dahil, her şeyi bize karşılıksız bağışlayan anne-babalarımıza yaşlılık dönemlerinde kolaylık gösteriyor muyuz? Kolaylık beleyenlerin aynı kolaylığı başkalarına göstermemeleri en hafif tabirle bencillikten başka bir şey değildir. Kendimiz için istediklerimizi aynı samimiyetle başkaları için de arzu edip istemeliyiz. Dürüstlüğün ve samimiyetin ölçüsü budur. Üzülerek ifade etmek istiyorum ki toplumumuzda çoğunluk “Hep bana” yolunda yürüyor. Bu ortamda iyi niyetli ve samimi olan insanların hiçbir şekilde zarar görmelerini istemiyorum. Bu yüzden iyi niyetli insanlar son derece dikkatli olmalı, tabir yerindeyse adeta bir mayın tarlasında yürüdüğünü fark etmelidir. Çevremizde iyi niyetinden faydalanıp üzerine borç yıkılan insanlar var. Tüm yaptıkları iyi niyetle el uzatıp yardım etmek, ama elini uzattığı kişi onu gırtlağına kadar batırıyor, hatta bazen boğuyor. Sağlığını kaybedenler var, kalp krizi geçirip ölenler var. Aynı suistimaller manevi konularda, özellikle din konusunda da olabiliyor. Yine çevremiz hiçbir kusuru olmadığı halde sadece iyi niyetinden dolayı inandığı ve el uzattığı kurum ya da kişilerce batağa çekilmiş durumda. Eğer kolaylık gösterilip elinden tutulacaksa iyi niyetinden dolayı zor duruma düşmüş insanlara gösterilmeli ve ellerinden tutulmalıdır. Bu hepimiz için bir insanlık görevidir. İçinde sadece bir yolcu ya da misafir olduğumuz ve karbon ayak izlerimizle kirlettiğimiz dünyamıza bırakabileceğimiz en temiz ve en kutsal ayak izi budur. Kendimiz için istediğimiz bütün kolaylıkları başkalarına da göstereceğimiz, özellikle iyi niyetlerinden dolayı zarara uğrayanların mümkünse bir şekilde zararlarını telafi edip, kalplerini ve gönüllerini kazanacağımız o güzel ve mutlu günlere beraberce el ele.