Değerli hemşehrilerim!
Öncelikle sizleri Allah’ın selamı ile selamlarım. Allah’ın selamı, rahmeti, affı, mağfireti, bağışlaması üzerimize olsun.
İlk defa Çin’in Hubey eyaletine bağlı Wuhan kentinde Aralık 2019 da patlak veren ve tüm dünyaya hızla yayılan yeni tip koronavirüs (kovid1019) salgını ile mücadele içerisindeyiz.
İslam’ın ana gayelerinden biri de insanın can güvenliğini sağlamaktır. İnsanın en kıymetli varlığı kendi canıdır ve bütün canlar koruma altındadır. İnsan kendi canını tehlikeye atacak davranışlarda bulunamayacağı gibi başkasının canını da tehlikeye atacak fiillerde bulunamaz. Bu konuda kur’an-ı Kerim bizim hayat kitabımızdır. Peygamber Efendimiz’in sünneti, Kur'an'ı hayatımıza uygulamasıdır. Hadis-i şerifler ise bizim yol haritamız, hayatımıza yön veren ilke ve prensiplerdir.
Müslümanlar olarak her hal ve şartta başvuracağımız iki temel kaynak Kur’an ve Sünnettir. Yüce Allah kur’an-ı Kerim’de “Kendinizi/ birbirinizi öldürmeyin” (Nisa Suresi,4/29) “ Kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın.”(Bakara,2/ 195) ayetlerindeki buyruğu ile ve Hz. Peygamber efendimiz (s.a.v)’in de” Müslüman diğer Müslümanların elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir.”( Buhari, “ iman”, 3) “Zarar vermek ve zarara zararla karşılık vermek yoktur.”( İbni Mace, “ ahkam” 17) ifadeleriyle Biz Müslümanların bugünkü tavrımızın nasıl olması gerektiğini vurgulamaktadır.
Yine bulaşıcı hastalıklara karşı tedbir almak bizzat Hz Peygamber (s.a.v) tarafından emredilmiştir. “Bir yerde veba olduğunu duyarsanız oraya girmeyin. Bulunduğumuz yerde veba çıkarsa o bölgeden de ayrılmayın.”( Buhari, Tıp, 30) Aynı şekilde “ hastalık taşıyan kişi sağlam kişinin yanına gitmesin.”( Buhari, Tıp. 53) diyerek de salgın hastalığa karşı tedbirli olunmasını vurgulamıştır.
Bu durumu kısaca izah ettikten sonra cemaatle namazın eda edildiği cami ve mescitler toplumsal hayatımızda ki en önemli toplanma alanlarıdır. İslam’ın şiarı olan cemaatle namazın kaynağı ve keyfiyeti de Allah Rasûlü’nün sünnetidir. O bireysel ve toplumsal insan sağlığı açısından da tehlike arz eden Medine’nin aşırı soğukları ile çıktığı seferlerde yağmur yağdığında, Rüzgar estiğinde ezan okutur ve namazın evlerde ve bulundukları yerde kılınması yönünde talimat verirdi. (Buhari, “ ezan”, 373) Namazın Cami değil de bulunduğun yerde kılınması yönündeki Hz Peygamberin bu uygulamasının nedeni tahmin edilebileceği gibi insanın beden sağlığını korumaya dönük bir tedbirdir. Bu tedbir sadece normal vakit namazlar için gerçekleşmiş bir uygulama değildir. Cuma namazının da camide kılınmasın evde bulunulan yerde sadece öğlen namazının kılınması yönünde sahada uygulaması söz konusudur. Şiddetli yağmur yağdığı Cuma gününde sahabenin en büyük fakihlerinden biri olan Abdullah İbni Abbas müezzinine Cuma vakti için ezan okutur. Ezandaki şehadeteynin ikinci bölümünün bitiminde “namazlarınızı evde kılın” çağrısını yaptırır. Bu uygulamasına şaşırıp yadırgayanlara karşı “bunu benden daha hayırlı olan Allah’ın Peygamber yapmıştır. Cuma Kesin farz olan bir ibadettir. Fakat sizin çamur içerisine girerek buraya gelmeniz benim hoşuma gitmez” diyerek karşı çıkmıştır. Soğuk ve yağmurlu havalarda hem mekan hem insan sağlığı açısından Cuma namazı dahil vakit namazlarını camilerde değil ev veya bulundukları ortamlarda kılınması yönündeki Nebevi uygulama, üşütmeye bağlı olarak hastalanmanın Yağmur nedeniyle Cami alanlarına kir ve pisliğin taşınmasının önüne geçmek, imkanları da doğru kullanmak ve sağlığı korumak gibi temel ilkeleri ortaya koymaktadır.
Bu gerekçeler nedeniyle camilere gidilmemesini, namazın evde kılınmasını söyleyen bir din, bunların çok daha ötesinde sadece bireysel değil toplumsal felaketlere kitlesel ölümlere neden olabilecek bir salgını önlemek için namazların evlerde kılınmasını hayli hayli ister. Sadece istemekle de kalmaz büyük felaketlerin önüne geçmek için bir tedbir olarak bunu zorunlu görür. Diyanet İşleri başkanlığımız başta olmak üzere İslam dünyasında yetkili kabul edilen bütün fetva kuruluşlarının
Cuma namazı da dahil olmak üzere camilerde cemaatle namaz kılınmasına, risk geçinceye kadar ara verilmesi yönündeki kararları dini kaynaklar açısından açık olup herkesin uyması gerekmektedir. Bu duygu ve düşüncelerle sizleri en kalbi duygularımla selamlar sağlıklı, huzurlu, mutlu bir hayat yaşamanızı Cenab-ı Allah’tan niyaz ederim. Rabbim en kısa zamanda bu ve benzeri salgın ve musibetlerden ülkemizi ve insanlığı kurtarsın.
