Asırlar içinden süzülerek gelmiş, acı-tatlı olaylarla yoğrulmuş doğrusuyla-yanlışıyla bu ortak miras hepimizin dayanak noktası olacaktır. Böyle bir ortak payda toplumun hemen tüm üyelerinin enerjilerini ortak bir hedef doğrultusunda birleştirmelerini mümkün kılacaktır. Kardeşler ne kadar çok olursa olsun bir ailenin ortak paydası ebeveyndir, dededir, atadır. Bir millet de ne kadar kalabalık olursa olsun ortak paydaları geçmiş tarihidir. Bu ortak paydaya ne kadar çok sahip çıkarsak o kadar sağlam ve güçlü oluruz, tıpkı köklerini en derinlere salan sağlam bir çınar ağacı gibi. Yine aynı şekilde bu ortak paydadan ne kadar çok uzaklaşırsak o kadar kırılgan ve dayanıksız oluruz, tıpkı kökleri koparılmış bir ağacın eğrelti bir şekilde dik durması gibi. Tarihimize yaptığımız her yolculuk, oradan günümüze taşıdığımız her motif, sentezleyip günümüze uyarladığımız her değer, ayaklarımızı yere daha sağlam basmamızı temin edecektir. Sözümüzden davranışımıza kadar hayatımıza anlamlı bir değer katacaktır; tıpkı bir süre maddi ve manevi sefalet içinde yaşayıp daha sonra dedesinin bir kral olduğunu öğrenen bir prens gibi. Buradaki zenginlik birbirinin iki ayrılmaz parçası olan maddi ve manevi zenginliktir. Bu zenginlik hiç kimseye muhtaç olmamanın ötesinde çevresine yararı dokunan bir zenginliktir. Dürüstlüktür, adalettir, sevgidir, saygıdır. Bu zenginlik modernizmin hepimize bulaştırdığı maddecilikten, materyalizmden bir kurtuluş, hatta burada boğulan insanların kurtuluşu için uzatılan bir yardım elidir. Nasıl ki Avrupa kendi Rönesansını kendi tarihine yaptığı bir yolculuk ile başardıysa bizler de kendi Rönesansımızı kendi tarihimize yapacağımız yolculuk ile başaracağız. Geçmişimizdeki güzellikleri gün yüzüne çıkarıp günümüzün bilgi ve teknolojisi ile birleştireceğiz. Sevgi, saygı, dürüstlük, adalet birinci önceliğimiz olacak. Bu değerlerin günümüz şartlarında “geçer akçe” olabilmesi için de bu değerleri başarının temel ölçüleri haline getireceğiz. Örneğin puanı ne olursa olsun yapılan tüm anket ve sosyometri sonuçlarına göre arkadaşlarına ve çevresine zarar veren biri başarısız sayılacak. Ancak o zaman herkes saygının, dürüstlüğün, adaletin “geçer akçe” olduğunu anlayacak ve bu değerleri kazanmaya çalışacak. Şu anki sistemin açmazı toplumsal değerleri “zaten olması gerekenler” statüsüne hapsedip rafa kaldırmasıdır. Başarı düzleminde hiçbir karşılığı yoktur. Günümüzdeki başarı anlayışının karşılığı matematik, fizik, kimya, biyoloji, vb netlerinizin yüksek olmasıdır, nokta. Sizin dürüstlüğünüzün , insan sevginizin, adaletli olmanızın, çevre duyarlılığınızın başarınıza hiçbir etkisi yoktur. Hatta bu değerlerin tam tersi negatif değerlere sahip olmanızın, netleriniz ve puanınız yüksek olduğu sürece, hiçbir önemi yoktur. Öyleyse kendi Rönesansımızı gerçekleştirmek için kendi tarihimize bir yolculuk yapacağımız oradaki güzel değerleri çıkarıp günümüz bilgi ve teknolojisi ile birleştireceğimiz, toplumsal değerlere sahip olmayı başarı ölçüleri arasına koyacağımız o güzel ve mutlu günlere beraberce el ele.