Değerli dostlar öncelikle sizleri Allah’ın selamı ile selamlarım. Allah’ın selamı, rahmet, affı, mağfireti, bağışlaması üzerimize olsun.
Değerli dostlar Kur’an-ı Kerim’de adı zikredilen, ay Ramazan ayıdır. Evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu ateşten kurtuluş olan, içinde bin aydan daha hayırlı gecenin bulunduğu mübarek Ramazan-ı şerif ayına idrak etmiş bulunmaktayız. Ramazan Allah’ın (cc) rahmet, mağfiret ve bereketinin sağanak sağanak indirildiği bir aydır. Kur’an-ı Kerîm bu ayda indirilmiş, bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi bu ayın içerisindedir. Aynı zamanda Ramazan oruç ayıdır, takva ayıdır, şükür ayıdır, tevbe ayıdır.
Kur’an-ı Kerîm, Ramazan orucunun farz oluşu ile ilgili olarak şu mübarek beyanını, bizlere duyurur: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır. (O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir.” ( Bakara, 2/183,185) ayetlerinde geçen “oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı” ve “Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa onu oruçla geçirsin.” İfadeleriyle oruç farz kılınmıştır.
İslâm’ın beş temel şartından biri oruçtur. Farz olan oruç ramazan ayında tutulmaktadır. Oruç Farsçada “ruze” kelimesinin Türkçeleşmiş şeklidir. Önceleri “oruze” şeklinde kullanılmış fakat zamanla oruç olarak değişmiştir. Arapçada ise “savm” kelimesi ile ifade edilir. Savm lügatte, bir işi yapmaktan alıkoymak, konuşmaktan, yürümekten, yemekten, içmekten kaçınmak anlamlarına gelir. İslâm dininde ise, savm yani oruç; fecri sadık adı verilen beyazlığın belirlenmesinden güneşin batışına kadar olan süre içerisinde mükellef bir insanın, ibadet niyetiyle nefsini ve bedenini yeme, içme ve cinsel ilişkiden uzak tutmasıdır.
Orucun başlama vakti olan fecri sadık vaktine imsak, bitiş vakti olan güneşin batışına ise iftar denir. Genel olarak imsak ve iftar şu manalara gelir:
İmsak, Arapçada kendini tutmak, engellemek anlamlarına gelir. İmsak vakti tan yerinin ağarması olup bu andan itibaren yatsı namazının vakti çıkmış, sabah namazının da vakti girmiş olur. Bu vakit aynı zamanda sahurun sona erip orucun başlama vaktidir.
İftar ise oruç yasaklarının sona erdiği vakit anlamında olup güneşin batma vaktidir. Bu vakitle birlikte akşam namazının vakti girmiş olur.
Oruçla ilgili olarak Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “İslâm beş temel üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka bir ilâh bulunmadığına ve Hz. Muhammed’in Allah’ın elçisi olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, haccetmek ve Ramazan orucunu tutmaktır” (Buhârî, İman,1,2)
Yine Hz. Peygamber (s.a.v), bu ayın faziletiyle ilgili olarak ayrıca şunları buyurmuştur: “Ramazan geldiği zaman cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur” ( Buhârî, Savm,5 ). “ Her kim inanarak ve ecrini yalnız Allah’tan umarak Ramazan ayını ibadetle geçirirse, geçmiş günahları mağfiret olunur” (Buhârî, İmân,27). “Cennette sekiz kapı vardır. Bunlardan birisi de reyyân kapısıdır. Buradan cennete yalnız oruç tutanlar girer (Buhârî, Bed’ü’l-Halk,8). Ayrıca Hz. Muhammed orucu koruyucu kalkana benzeterek şöyle buyurmuştur: “Kalkan sizi savaşta koruduğu gibi oruç da Müslümanı cehennem ateşinden korur”(İbn Mâce, Savm,1) Orucun kötülük ve haramlardan korunmak için farz kılındığının bildirilmesi ibadetin insanın kişisel ve sosyal hayatındaki yerini ve etkisini bildirmeye yöneliktir. Kişiyi haram ve kötülüklerden korumayan oruç amacına ulaşmamış demektir. Dolayısıyla oruç tutan kişi yalan, iftira, gıybet, hile, aldatma, kötü söz ve benzeri davranışlardan uzak durmalı, iş ve işlemlerinde, söz ve sözleşmelerinde, alım ve satımlarında kısaca hayatın her alanında dürüst ve dosdoğru olmalıdır.
Değerli dostlar kısacası “Oruç” kuvvetli bir sorumluluk bilinci kazandırdığından insanın Allah’a, kendisine, ailesine, içinde yaşadığı topluma, başka insanlara, çevreye, evrendeki bütün canlı ve cansızlara karşı sorumlu bir varlık olduğunu kavramasına yardımcı olur. Bu sorumluk bilinci içerisinde hareket etme dileklerimle.
Her hangi bir rahatsızlık dolayısıyla oruç tutamayan kardeşlerimizde oruç tutan kardeşlerimize saygı göstersin.
Rabbim tuttuğumuz oruçlarımız kabul etsin. Rabbim sağlık sıhhat içerisinde bayrama ulaşmayı nasip etsin.
Ya Rabbi! Devletimizi, milletimizi, İslam beldelerini ve bütün insanlığı her türlü afetlerden, musibetlerden, kötülüklerden, salgın hastalıklardan muhafaza eyle.