Fahri Şahin


Sözün Bittiği Yerde

İşte o zaman özümüz konuşmaya başlar. Artık her şey davranış şeklindedir.


Bu bazen bir karar, bazen bir adım, bazen de bir yardım şeklinde kendini belli eder. Tıpkı siyasilerin bütün söylemlerini bitirdikten sonra gerçekleştirdiğimiz oy verme işlemi gibi, tıpkı kimsesiz bir komşuya elimizde bir tas çorbayla attığımız bir adım gibi, tıpkı yurtsuz kalan bir muhtaca gerdiğimiz kanat gibi. 
Sözler bir an gelir köpük gibi kabardıkça kabarır ve bir süre sonra söner. Geriye kalan eylemdir ve bu eylem aslında bizim ne olduğumuzu, kim olduğumuzu dosdoğru söyler. Sonra bir bakarsınız ki sözler anlamını yitirmiş geriye gerçek kişilikler kalmış… Ve bu kişilik çok net ve yoruma muhtaç olmayacak bir şekilde açıkça görünür. İşte siz o zaman anlarsınız kimin ne olduğunu ya da olmadığını. İyiyse iyi, kötüyse kötü. 
Tüm anne-babalar ve eğitimciler olarak birinci görevimiz sözler bittikten sonra geriye kalacak iyi karakterleri yetiştirmek olmalıdır. Mevkiler, makamlar, kazanılan puanlar ve paralar işin köpük kısmıdır. Geriye kalan davranıştır. Örneğin annemiz-babamız yaşlanıp bakıma muhtaç hale geldiklerinde onlara nasıl davranacağımızdır. Ya da bütün kozlar elimizdeyken nasıl karar verip, nasıl hareket edeceğimizdir. 
Karakterli insanlar bilgi yüklemesi ya da ezberledikleri bilgileri hafızalarından ne kadarını geri çağırdıklarını ölçerek yetişmiyor. Karakterli insanları ancak ve ancak branş fark etmeksizin tüm öğretmenler olarak derslerimizde göstereceğimiz olumlu ve erdemli davranışlar ile yetiştirebiliriz. Çünkü çocuklarımızın rol modeli evde anne-baba, okulda ise öğretmenleridir. 
Çocuklarımıza hitap şeklimiz, saygımız ve davranışımız bir devlet büyüğümüze göstereceğimiz saygı ve davranış şeklinde olmalıdır. Diğer türlüsü “Recep İvedik” çukurudur ve Guam çukurundan daha derindir. 
Yeni eğitim ve öğretim yılına girerken tüm anne-babalar ve tüm eğitimciler bu duyarlılıkta olmalı ve öğrencilerimize bu duyarlılıkta rehberlik etmeliyiz. Çocuklarımızla konuşurken ve onların gözlerinin içine bakarken gelecek on yılları, hatta yüz yılları görerek konuşmalı ve o şekilde davranmalıyız. Emin olun ki çocuklarımız, öğrencilerimiz davranışlarımızdaki bu olumlu değişimi hemen fark edecekler ve ona göre öğrenmeye ve davranmaya başlayacaklardır. 
Şunu unutmayalım ki Atatürk’ün Türk milletine olan inancı, sevgisi, saygısı ve davranışı bize bir Kurtuluş Savaşı ve ardından Türkiye Cumhuriyetini kazandırmıştır. Aynı şekilde bizim çocuklarımıza olan sevgimiz, saygımız, erdemli, inançlı ve dürüst davranışlarımız önümüzdeki Türkiye Yüzyılını inşa edecektir. 
Tüm dünyaya örnek olacak nesiller yetiştireceğimiz o güzel ve mutlu günlere beraberce el ele.