Güney Marmara Doğal ve Kültürel Çevreyi Koruma Derneği(GÜMÇED) Bandırma Şube Başkanı Gültekin Mutlu basın toplantısı düzenledi.
Güney Marmara Doğal ve Kültürel Çevreyi Koruma Derneği(GÜMÇED) Bandırma Şube Başkanı Gültekin Mutlu basın toplantısı düzenledi.
Mutlu, Marmara Denizi, Bandırma ve Erdek körfezleri ile Kuş Gölü’nde(Manyas Gölü) bozulan ekosistem ve alınması gereken önlemler hakkında düşüncelerini açıkladı.
Mutlu’nun açıklaması şöyle:
MARMARA DENİZİ, BANDIRMA VE ERDEK KÖRFEZLERİ
“Dört üniversitenin Bandırma ve Erdek körfezinde yaptığı araştırma sonuçları geçtiğimiz günlerde açıklandı. Araştırma sonuçları her zaman olduğu gibi kamuoyunda yeterli ilgiyi görmedi.
Bölgedeki sivil toplum örgütlerinin, yerel yönetimlerin ve siyasi partilerin ve halkın; yaşamın giderek sürdürülemez hale geldiği Marmara havzasındaki ekosistemin bozulması karşısında suskun kalmalarını anlayabilmekse mümkün değil.
Burada görmezden gelinen şey, insanın ekosistemin bir parçası olduğunun unutulmasıdır. Oysa ki ekosistemin zarar görmesi, döngüsünün kırılmasının doğal yaşamı nasıl bir felakete sürükleyeceğine de hep birlikte tanık oluyoruz.
Bugün Marmara Denizi ile onu besleyen dereler ve göller büyük bir kirlilikle karşı karşıyadır. En son yapılan bir çalışmayla bu durum bir kez daha doğrulanmıştır. Balıkesir Üniversitesi, Ardahan Üniversitesi, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi ve Manisa Celal Bayar Üniversitesi öğretim üyelerinden oluşan çalışma ekibinin yaptığı araştırmaya göre müsilajın yanında Bandırma ve Erdek körfezlerinden alınan numune örneklerinde cıva, kadmiyum, bakır, çinko gibi toksik element zenginleşmelerine rastlandığı belirtilmiştir.”
KANSERLİ HASTA SAYISI VE KUŞ GÖLÜ
“Ne yazık ki bu ağır metaller ve cıva, denizlerde yaşayan kabuklu canlıların ve balıkların vücutlarında birikerek bunları yiyen insanlara geçmekte, bu durumdan insan sağlığı olumsuz etkilenmekte, hasta insan sayısı ve kanserli hasta sayısı da giderek artmaktadır.
Bugün, Türkiye’de yaşayan her beş kişiden biri kanser hastalığına yakalanmaktadır. Ülkemizde 2020’de132 bin 816 erkek, 101 bin 018 kadın kanser hastalığına yakalanmıştır.
Üzücü olan halk sağlığını korumaya çalışan, yetkilileri uyaran, kanserojen madde içeren yiyecek ve içecekleri ve bu yiyecek ve içeceklerle kanserin insana nasıl geçtiğini açıklayan bilim insanları idari ve adli yaptırımlarla susturulmaya çalışılmakta, kendilerine hapis cezaları verilmektedir.”
Marmara Denizi’nde görülen kirliliğin bir benzerinin Manyas Kuş Gölü ve onu besleyen derelerde yaşandığını yıllardır ifade etmekteyiz. Balıkesir Üniversitesinin hazırladığı Manyas Kuş Gölü ve onu besleyen derelerdeki su kirliliği raporunu o zamanki adıyla Orman ve Su İşleri Bakanlığından alarak
kamuoyuyla dört kez paylaşarak halkımızda bir bilinç ve tepki oluşturmanın yanında, ilgililerin de konuyla ilgili gerekli çalışmaları yapmalarını istedik.
Bugün hepinizin bildiği gibi Manyas Kuş Gölü havzasında geniş bir alanda tarımsal üretim yapılmaktadır. Araziler üzerinde çeltik, mısır, şeker pancarı, ay çiçeği vb. ürünler ekilmekte, bu tarım alanları çok kirli derelerin suyuyla ve göl suyuyla sulanmaktadır. Yine verimin düşmemesi için çok miktarda azot, fosfat ve tarım ilacı kullanılmakta, bunlar da drenaj yoluyla göle ulaşmaktadır.
Bu zehirli sularla sulanan tarım ürünlerini, yaş sebze ve meyveleri yine vücutlarında toksik madde bulunduran ve göl balıklarını ve kabukluları yiyen, başta Bandırmalılar, Manyaslılar, Gönenliler, Erdekliler olmak üzere Güney Marmara’da yaşayan yüz binlerce insan da çeşitli hastalıkların yanında kanser hastalığının da pençesine düşmektedirler.
2019 yılında Bandırma Devlet hastanesinde kanser tanısı konulan hasta sayısı 399, 2020’de 428, 2021 yılında 434’tür. Buna Manyas, Gönen, Erdek, Balıkesir, Çanakkale, Bursa, İzmir, İstanbul ve Ankara’daki hastanelerde kanser tanısı konulan hastaları da eklerseniz sayının ürkütücü boyutlara ulaştığını tahmin etmeniz zor olmaz.
Bugün, bu tehlikeyle karşı karşıya kalan sadece Güney Marmara’da yaşayan yüz binlerce insan değil, yukarıda da ifade etmeye çalıştığım gibi Marmara havzasında yaşayan milyonlarca insandır.
İlgili Bakanlıklar, Valiler, Bölge ve İl Müdürlükleri acil eylem planlarını derhal devreye sokmalı, uygulamalı, gereken önlemleri almalıdırlar. Konuyla ilgili belediyeler, üniversiteler, odalar, çevre dernekleri ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliğine gidilmeli, etkin bir denetim sağlanmalı, yapılan ve yapılamayan işlerle ilgili halk aydınlatılmalı ve bilgilendirilmelidir.
İşi, görevi, unvanı ne olursa olsun, kimsenin halkın sağlığıyla ilgili konulara duyarsız kalmaya, halkın sağlığıyla oynamaya hakkı yoktur olamaz da.
Bu kara tablonun yanında içimizi ısıtan sevindirici bir haberi de sizinle paylaşmak isterim. Enerji Bakanlığının 1Mart 2022’de yasaya aykırı olarak çıkardığı bir yönetmelikle zeytinlikleri maden işletmelerinin talanına açmıştı. Ülkenin dört bir yanındaki zeytin üreticileriyle dayanışma içinde, GÜMÇED, Bandırma Demokrasi Platformu bileşenleri ve Edincikli zeytin üreticileriyle birlikte Edincik’te bir yürüyüş ve basın açıklaması yaparak yönetmeliğin iptalini istemiştik. Yargıtay, açılan iptal davalarını haklı bularak zeytin yönetmeliğinin yürütmesini durdurdu. Zeytinliklerimiz şimdilik kurtuldu. Ancak bu maden lobisinin amacından vazgeçmeyeceğini de biliyoruz.
Dün olduğu gibi bugün de ve yarın da doğamıza, havamıza, suyumuza, zeytinimize, ormanımıza, denizimize, gölümüze, derelerimize ve bu ekosistemde yaşayan bütün canlılara sahip çıkacağımızın, onları savunmaya devam edeceğimizin bilinmesini bir kez daha belirtiyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle konuşmamı sonlandırırken, temiz çevre, temiz toplum, sağlıklı insan ve sürdürülebilir bir yaşam için herkesi birlikte olmaya, birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz. Siz, basın emekçilerinin desteğine de ayrıca teşekkür ediyor, Güney Marmara Medya Derneği Başkanlığına görevine getirilen Tufan Dalgıç’a ve GÜMÇED yönetim kurulu asil üyeliğine gelen Cumali Söylemez arkadaşımıza da başarılar diliyoruz.”
Haber Merkezi