Topuk dikeni genelde sabah yataktan kalkar kalkmaz veya oturduğunuz yerden kalkmanızla birlikte başlayan ağrılarla hissedilir.
Hasta ayağının üstüne basamaması, basarsa diken üstünde yürür hissi ile karşı karşıyadır. Yanlış ayakkabılar, uzun süre ayakta durmayı gerektiren işler, kilo artışı, tabana ani yük binmesi, sert yüzeylerde yürümek gibi nedenlere bağlı olarak ayak tabanımızda yer alan kısa kasları topuk kemiğine bağlayan fasya adındaki liflerde yırtılma sonucu oluşan enflamasyondur. Zamanla kireçlenme benzeri, kalsiyum birikmesine bağlı olarak sert dokuya dönüşür ve özellikle sabahları ilk ayağa basma sırasında hissedilen acı ile hasta şikayetleri başlar. Ayrıca topuk dikeni bazı hastalıklara bağlı olarak da gelişebilir. Örneğin; artrit, obezite, yürüme sorunları gibi. Zıplama, koşma, parmak arası terlik kullanımı, travmalar, hamilelik, yaşlanma topuk dikeni oluşma riskini artırır.
Belirtilere bakacak olursak; sabah yataktan çıkarken atılan ilk adımda topukta bıçak gibi keskin ağrı, topuk iltihabı veya topuk şişmesi, topuk altında kemik benzeri çıkıntı gözlemlenebilir. Gün boyunca gergin olan tendonun, uyuma esnasında ayağın ön tarafa gitmesiyle birlikte belirli bir kısalığa gelmesidir. Bu durum topuk dikeni olmayan kişilerde herhangi bir soruna yol açmazken, topuk dikeni olan kişilerde acıya neden olabilir. Tanıda en sık kullanılan görüntüleme yöntemi röntgen ve MR’dır.
Topuk dikeni tedavisinde ayak egzersizleri önerilir, ancak uzun süreli ve doğru egzersiz yapmak gerekir. Bantlama tedavileri, ESWT( şok dalga tedavisi), hilterapi (yüksek yoğunluklu lazer tedavisi), ultrason, ayağa özel yapılmış tabanlık, atel uygulamaları, dikenli toplarla verilen egzersizler uygulanabilir. Cildin çeşitli katmanlarında yer alan reseptörler bantlama sayesinde uyarılarak harekete geçirilir, bu nedenle uygulanabilecek en kolay tedavi yöntemlerinden biridir. Kafes şeklindeki özel ağrı bantlarıyla birlikte uygulandığında, özellikle ağrı hissedilen noktalarda anında rahatlama sağlar, dolaşımın ve akışın düzenlenmesini sağlar. Tabanlık ise ayağı darbelere karşı korumayı, yürümeyi kolaylaştırmayı ve ayağa baskı hissini en aza indirmeyi, destek yüzeyini genişletmeyi sağlar.
Lokal kortizon ve trombositten zengin plazma enjeksiyonları da tedavide kullanılabilecek diğer yöntemlerdendir. Topuk dikeni ameliyatı sadece topuk bölgesine değil, topuk bölgesinin üst kısmındaki geniş alanda yer alan sinir uçları ve kasların gevşetme işlemi yapılır. Ameliyat sonrası hastanın 6 haftalık bir iyileşme süreci vardır. Hasta bir dönem atel ile ayağının üstüne basmadan ve buz tedavisi uygulayarak geçirir. Hastanın dikişlerinin alınmasından sonra egzersizlere ve fizik tedavi programına başlaması planlanır.