GÜMÇED Bandırma Şube Başkanı Gültekin Mutlu, son dönemlerde, ülke genelinde sokak hayvanlarına karşı şiddetin artması nedeniyle basın toplantısı düzenledi.
GÜMÇED Bandırma Şube Başkanı Gültekin Mutlu, son dönemlerde, ülke genelinde sokak hayvanlarına karşı şiddetin artması nedeniyle basın toplantısı düzenledi.
“Sokak hayvanlarını korumak ve yaşatmak bir insanlık görevidir” diyen Mutlu, son olarak çıkarılan “Hayvan Hakları Yasası”nın, hayvanlara yönelik şiddeti ve ölümleri önlemede yetersiz kaldığına dikkati çekerek, “Bütün barınaklara mobese kameraları konulmalıdır” dedi.
Mutlu’nun açıklaması şöyle:
“Hayvanlara yönelik şiddetin yeniden arttığı bugünlerde şiddetin ve ölümlerin önüne geçebilmek için her şeyden önce onların da bir canları olduğunu unutmadan, onların yaşam alanlarına müdahale etmemeli, onlara kötü davranmamalı, eziyet ve işkence yapmamalı, öldürmemeli, yaşama haklarına saygı duymalıyız.
Ülkemizde de bu amaçla 14 Temmuz 2021’de çıkarılan 7332 sayılı ‘Hayvan Hakları Yasası’nın hayvanlara yönelik şiddeti ve ölümleri önlemede ne kadar yetersiz kaldığını Konya’da ve Mamak’ta yaşanan üzücü olaylarla bir kere daha gördük.
Bu yasa çıkarılırken yıllarca hayvan haklarını savunan, bu uğurda mücadele eden, bu konuda raporlar hazırlayan hayvan severlerin ve onların derneklerinin görüşleri dikkate alınmamış deyim yerindeyse yine hayvanları korumayan hayvan hakları yasası çıkarılmıştır.
Önceki yasaya 5199 sayılı yasaya göre hayvanlar bir eşya olarak görüldüğü için, hayvanlara eziyet edenlere ve onları öldürenlere kabahatler kanuna göre para cezası verilmekteydi.
Yeni yasayla hayvanlar bir canlı olarak kabul edilmekte ve onlara kötü muamele ve işkence edenlere hapis cezası verilmektedir. Ancak yasayla hayvanlara eziyet edenlere ve öldürenlere verilecek cezalar yetersiz ve caydırıcı olmaktan uzaktır.
Şöyle ki yasaya göre, bir evcil hayvanı kasten öldüren kişiye altı aydan dört yıla kadar hapis cezası verilmesi, yine hayvanlara eziyet ve işkence eden kişilere altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilmesi, hayvanlara cinsel saldırıda bulunan ve tecavüz edenlere altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilmesi, hayvanları dövüştürenlere üç aydan iki yıla kadar hapis cezası verilmesi öngörülmüştür..
Görüldüğü gibi bu cezaların birinin üst sınırı dört yıl, diğer cezaların üst sınırı ise üç yılla sınırlanmıştır. Hayvanlara eziyet edip onları öldürenlere üç yıl ceza verilse bile yasaya göre bunun yatarı yoktur. Ayrıca hükmün açıklamasını geriye bırakma, cezayı para cezasına çevirme gibi uygulamalar nedeniyle bu suçları işleyen kişi ve kişiler bir gün bile hapis yatmadan serbest kalacaklardır.
Bunun yanında yasaya göre sokakta yaşayan bir hayvanın öldürülmesi durumunda “suçüstü” yoksa hayvan severler veya onların dernekleri davacı olamayacaktır. Şikâyet etme hakkı Tarım İl ve İlçe Müdürlüklerine bırakılmıştır.
Bu yasanın birçok maddesi yukarıda birkaçını belirttiğim gibi hayvanları korumanın ötesinde suçluyu korumayı yeğ tutmuştur.
Konya’da yaşanan bu olay karşısında yetkililer soruşturma başlatmış ve soruşturma sonucunda bunun ‘münferit’ bir olay olduğunu söyleyerek hayvan severlerin tepkilerini yumuşatmaya çalışmışlardır. Ancak biz biliyoruz ki bu ve benzeri olaylar ülkemizin dört bir köşesinde her yerde yaşanmaktadır.
Eğer yetkililer bu konuda doğru söylediklerine inanıyorlarsa en azından yasaya bir madde ekletmeli, bütün barınaklara mobese kameraları koyulmasını sağlamalıdırlar. Bu yapıldığında büyük ölçüde barınaklardaki olumsuz yaşam koşullarının, şiddetin, kötü muamelenin, gizli ve açık ölümlerin önüne geçilebilir.
Yine siyasi iktidar ve yetkililer; sokak hayvanlarına karşı bazı kişiler, dernekler ve medya tarafından yürütülen linç kampanyalarını engellemelidirler.
Bunun yanında barınaklar hayvan severlerin ziyaretine kapıları açmalı, hayvan severler onların yaşamlarını yerinde görmeli ve onları sahiplenmesi sağlanmalıdır.
Yine barınaklardaki personel ihtiyacı acilen giderilmeli, barınaklarda gece bekçisi ve nöbetçi tekniker bulundurulmalıdır.
Bunun yanında yasanın amir hükmü doğrultusunda barınaklarda ‘kedi rehabilitasyonu’ da yapılmalıdır.
Rehabilitasyonu yapılan kedi ve köpekler doğal yaşam alanlarına bırakılmalı, barınaklar cezaevine dönüştürülmemelidir.”
Haber : Önder Balıkçı