Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin(TGC) Basın Özgürlüğü Ödülleri sahiplerini buldu.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin(TGC) Basın Özgürlüğü Ödülleri sahiplerini buldu.
Ödül töreninde konuşan TGC Başkanı Turgay Olcayto, “Biz Türkiye Gazeteciler Cemiyeti olarak ülkenin neresinde olursa olsun haber için uğraş veren, gerçeğin peşinde koşan bütün meslektaşlarımızı, kimlikleri ellerinden alınmış olsa, basın kartları verilmese bile gazeteci kabul ediyoruz. Onlarla dayanışma içinde olmaya devam ediyoruz” dedi.
TGC’nin, Basın Özgürlüğü’nün önemini vurgulamak için 1989 yılından bu yana verdiği Basın Özgürlüğü Ödülleri, 22 Temmuz 2022 Cuma günü TGC Basın Müzesi’nde sahiplerini buldu. Tören, Covid-19 önlemleri kapsamında, kısıtlı sayıda davetlinin katılımıyla gerçekleşti. Her yıl 24 Temmuz’un pazar gününe gelmesi nedeniyle iki gün önce verildi.
Törende konuşan TGC Başkanı Turgay Olcayto, şu değerlendirmede bulundu:
“24 Temmuz yalnız gazeteciler için değil, toplumun bütünü için de çok değerli bir tarihtir. 24 Temmuz’a neden bu denli önem veriyoruz. Çünkü 33 yıl Osmanlı’yı yöneten 2. Abdülhamid’in suskun toplum yaratmak amacıyla sansür kurumunu ortaya çıkarması, yazıya çiziye engel olmasının ardından 24 Temmuz 1908’de ilan edilen 2. Meşrutiyet ile ülkede ilk kez sansür ortadan kalkmıştır. Ve Abdülhamid’in sansür memurları matbaalara ve gazetelere o gün sokulmamıştır. Bu önemli bir olaydı. Nitekim iletişim tarihçisi Orhan Koloğlu’nun da vurguladığı gibi 24 Temmuz’dan sonra ülkede bir basın patlaması oldu. Çok sayıda gazete, dergi yayınlandı. Mizah dergileri birbirinin ardınca yayınlanmaya başladı. Yurt dışından kimi kitaplar dilimize çevrildi. Türkiye, uzun süredir yaşamadığı bir kültür zenginliğine kavuştu. Hatta dönemin gazetecileri, 24 Temmuz’un bayram olarak kabul edilmesi yolunda önerge verdiler. 12 Mart 1971’de Türkiye, bir askeri darbe yaşadı. O darbe sırasında basında yeniden sansür hortladı. Pek çok gazete kapatıldı. Dergiler toplatıldı. Muhalif yazar, çizerler cezaevine atıldı. Bu ağır baskıyı yönetim kurullarında değerlendiren, dönemin Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu, ‘Bayram’ sözcüğünü 24 Temmuz’dan çıkardı. Günün adını ‘Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü’ olarak değiştirdi. 1971’den beri TGC de 24 Temmuz’u ‘Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü’ olarak anıyor. O günün anısına da bu mücadelede ön plana çıkan gazetecilere ödül veriyor. Günümüzde ne yazık ki örtülü-örtüsüz sansür bütün hızıyla devam ediyor. İktidar, kendisini rahatsız edecek haberlerin yazılı ve görsel medyada görülmemesi için büyük çaba harcıyor. Yine halkın haber alma, habere ulaşma, bilgilenme hakkı ortadan kalkıyor. Sahada çalışan gazeteci arkadaşlarımız sık sık kolluk güçlerince tehdit ediliyor, tartaklanıyor, gözaltına alınıyor. Biz, TGC olarak ülkenin neresinde olursa olsun, haber için
uğraş veren, gerçeğin peşinde olan bütün meslektaşlarımızı, kimlikleri ellerinden alınmış olsa, basın kartları verilmese bile gazeteci olarak kabul ediyoruz. Onlarla dayanışma içinde olmaya devam ediyoruz.”
SİBEL GÜNEŞ: “GAZETECİLER HEDEF GÖSTERİLİYOR”
TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş ise Türkiye’de hâlâ 38 gazetecinin tutuklu olduğunu, 2022 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ne göre, Türkiye’nin 180 ülke içinde 149’uncu sırada yer aldığına dikkat çekerek, şunları söyledi:
“Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü’nde gazeteciliğin gündemi bu yıl da değişmedi. Seçime giderken bu ülkenin hafızası olan gazetecilerin üçte biri işsiz. Çalışabilenler yoksulluk sınırındaki maaşlarıyla işlerini yapmanın koşturması içinde. Sansür ve oto sansür yaygınlaşmış durumda. İktidar, kamu yararına olmayan faaliyetlerini yurttaşların öğrenmesini engellemek için gazetecileri hedef gösteriyor. İktidar ve ortakları, gazetecilere yönelik sözlü ve fiziksel saldırıyı teşvik ediyor. Haksız göz altılarla ve iddianameler olmadan uzun tutukluluk süreleriyle gazetecileri baskı altında tutup, gerçekleri yurttaşlardan kaçıracağını düşünüyor. Ama bu ülkenin onurlu gazetecileri, mesleklerini evrensel gazetecilik değerleriyle yapmaya, gerçeği yurttaşlara ulaştırmaya devam edecek.”
KENAN KOCATÜRK: “GAZETECİLİK MESLEK ÖRGÜTLERİ DAYANIŞMA İÇİNDE”
Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı ve Uluslararası Yayıncılar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Kenan Kocatürk ise törende yaptığı konuşmada, “Türkiye, adı konmamış olsa bile bir seçime gidiyor. Bu seçimden önce 16 gazeteci arkadaşımızın Diyarbakır’da tutuklanması üzerine toplumun haber alma özgürlüğünün engellenmesi nedeniyle bu ödül verilmiştir. Gazetecilik meslek örgütleri, sansüre karşı da dayanışmanın gösterilmesi gerektiğini ortaya koymuştur” dedi.
HALİL İBRAHİM ÖZCAN: “BASININ BASKILAR KARŞISINDA DİK DURABİLMESİ ÜLKEDEKİ TÜM AYDINLARIN SORUNUDUR”
PEN Türkiye merkezi 2. Başkanı Halil İbrahim Özcan da konuşmasında şu görüşlere yer verdi:
“Basının üzerindeki bu baskılar karşısında dik durabilmesi ve ona karşı çıkabilmesi ülkedeki tüm aydınların sorunudur. Basın meslek örgütlerinin azaldığımız yerde umudumuzu çoğaltarak bir araya gelmeleri gerekiyor. İktidar, kendi sürekliliğini devam ettirebilmek için muhalif sesi, haberin serbestçe dolaşımını ve kendine dokunacak sözlerin karşısında müdahalesini artırarak sürdürüyor ama dayanışmayı sürdüreceğiz.”
KİŞİ DALINDA ÖDÜL TUTUKLU GAZETECİLERE
Basın Özgürlüğü Seçici Kurulu, kişi dalında ödülü tutuklu gazetecilere verdi. Kurul, “Siyasette seçim söylemlerinin yaklaştığı bir dönemde yurttaşların haber alma hakkını engellemek, tek tip gazeteci, tek tip haber yaratma amacıyla tutuklanmaları nedeniyle”, Basın Özgürlüğü Ödülü kişi dalında 16 gazeteci olan,
Abdurrahman Öncü, Aziz Oruç, Elif Üngür, İbrahim Koyuncu, Lezgin Akdeniz, Mazlum Doğan Güler, Mehmet Ali Ertaş, Mehmet Şahin, Neşe Toprak, Ömer Çelik, Ramazan Geciken, Remziye Temel, Safiye Alagaş, Serdar Altan, Suat Doğuhan ile Zeynel Abidin Bulut’un şahsında tüm gazetecilerle, tutuklu gazetecilere verildi.
FARUK BALIKÇI: “GAZETECİLER HİÇBİR DÖNEMDE BU KADAR BASKI YAŞAMADILAR”
Ödülü 16 gazeteci adına TGC Diyarbakır Temsilcisi Faruk Balıkçı aldı. Ödülü, tutuklu gazetecilerin avukatı Resul Temur’a teslim edecek olan Faruk Balıkçı, duygularını şöyle dile getirdi:
“Bu bölgede 12 Eylül’den bu yana gazetecilik yapmaktayım. Ne 12 Eylül döneminde ne de olağanüstü hal döneminde gazeteciler bu kadar yoğun bir baskı yaşamadılar. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin tutuklu 16 gazeteciye ödül vermesi dayanışmanın en güzel örneğidir. Temsilcisi olduğum Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ne bu nedenle teşekkür ediyorum. Ödülü de tutuklu gazeteci arkadaşlarım adına almaktan onur duyuyorum. Dayanışmaya ihtiyacımız olduğu bugünlerde böyle bir ödülün verilmesi çok anlamlı.”
KURUM DALINDA ÖDÜL, SANSÜR YASASINA KARŞI DİRENİŞ VE DAYANIŞMANIN
Basın Özgürlüğü Seçici Kurulu tarafından, “İktidarın TBMM gündemine getirdiği, sansürü ve oto sansürü daha da derinleştirecek, basınla birlikte toplumsal muhalefeti de susturmayı, korkutmayı ve hapsetmeyi hedefleyen yasa teklifinin geri çekilerek, 1 Ekim’de başlayacak yeni yasama yılına ertelenmesini sağlaması dolayısıyla “Kurum” dalındaki ödül, “Sansür Yasası’na Karşı Direniş ve Dayanışma”ya verildi.
Ülkede sansür yasasının geri çekilmesi için mücadele eden ulusal ve yerel medyadaki tüm basın örgütleri ve gazeteciler adına verilen ödül, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Müzesi’nde sergilenecek.
Tören, fotoğraf çekimiyle sona erdi.
ÖNDER BALIKÇI